türk milletinin bir kesimi için kendi dilinden daha önde gelen dildir. global olduğu ve bilinmesi gerektiği bir gerçektir; ancak bilinmesi için insanın kendi dilini 2.plana atması ne kadar doğrudur bilinmez. en güzel örnek olarak 2-3 yaşlarında ki bir çocuğun yanında türk olmasına rağmen türkçe konuşmayıp* sadece ingilizce konuşmak, bu dili çocuğa öğretmek midir? yoksa kendi değerlerimizi yok etmek midir ? bu da bir tartışma konusudur; ancak burası forum değil bir sözlüktür*.
türkçe'de tek bir kelimeyle ifade edilebilen "afyonkarahisarlılaştıramadıklarımızdan mısınız?" kelimesini "aren't you one of those people whom we tried-unsuccessfully-to make resemble the citizens of afyonkarahisar?" şeklinde ifade edebilen vasat bir dildir.*
tüm dünyanın benimsediği veya benimsemek zorunda kaldığı köklü bir dildir. soylu fransız asilzadeleri geçmişte ingiltere'ye göç etmişlerdir. bu asilzadeler ev işlerini yapamadıkları için kendilerine fakir,köylü alman hizmetçiler tutmuşlar ve alt sınıf, üst sınıf beraber bir topluluk oluşturmuşlardır. bu topluluktan zamanla almanca ve fransızcanın karışımı "ingilizce" diye bir dil çıkmıştır. kökleri incelendiğinde fransızca,almanca'nın ingilizceye yakınlığı rahatlıkla görülebilir.
bazı akıllıların(benim gibi) ömürlerini üzerinde çalışarak harcamaya karar verdikleri dil...aynı zamanda güneş batmayan imparatorluğun dili olduğu için dünyada en çok ülkede ana dil olarak konuşulan,hint-avrupa dil ailesine ait cermen dalının batı cermen kümesinde incelenen dil
ogrenemedıgım ama ogranmek ıcın caba harcamadıgım ve de ılerde ogrenmedıgım ıcın bana cok zorluk cıkaracagını dusundugum dil.
bır dunya dılı sayılıyor ve butun avrupa bılıyor.
yerli yabancı dememiş, önüne gelen sözcüğü bağrına basıp dağarcığına almış, köksüz, disiplinsiz, neredeyse uyduruk diyebileceğim;
olanca disiplinsizliğine karşın öğrenilmesi gene de kolay sayılır,
sevdiğim, nesini sevdiğimi bilmediğim dil.
ya da belki de gök kubbede birer hoş seda bırakanlarını; shakespeare'ini, joyce'unu, poe'sunu, ille de eliot'ını sevdiğim dil.
...
when you notice acatin profound meditation,
the reason, i tell you, is always the same:
his mind is engaged in a rapt contemplation of the thought, of the thought,
of the thought of his name:
hisineffableeffable effanineffable deep and inscrutable singular name.*
dünyanın en kolay dilidir. tek zorlğu yazıldığı gibi okunmamasıdır. çünkü basittir ve bu yüzden zaten dünya dili haline gelmiştir. en azından artikel kullanımı diğer dillerdeki gibi değildir. ingilizler'in sömürgeciliği ile birlikte yaygınlaşmıştır ancak kelimelerinin çoğu latince'den, fransızca'dan, almanca'dan tırtıklandığı için, herkes onda "kendinden birşeyler" bulmuştur. komplekssiz bir dildir bir de. kendi kültününde varolmayan sözcükleri olduğu gibi alır, kullanır ama telaffuzunu bozar. bu yüzden hintçe kökenli kelimeler açısından da zengindir. ingilizce öğrenmeyi savaş haline getirmemek gerekir ve ingilizce öğrenmek isteyenlerin bu dilin basit olduğunu da akıllarında tutması gerekir. şu kadarını bilmek bile ingilizce'yi öğrenmek isteyenlere yeter: türkçe'yi öğrenmek, ingilizce'yi öğrenmekten çok ama çok daha zordur...
perfect tense denen naneyi anadili ingilizce olmayan bir çok ülke insanı idrak etmekte zaman kaybettiği ya da asla kapsayamadığı için grameri zor kapılan bir dildir.
geçmiş - şimdi - gelecek gibi daha basit zaman kullanımı bir çok dilde yaygınken, bu üç zamanın arası ingilizcede boş kalmamaktadır. zamanı zengin dildir. kelime haznesi zengin dildir. Biz sis der geçeriz elin ingilizcesinde bahar sabahında dağdan inen sisin adı ayrı, sıcak yaz gününde dağları görmene mani olanının adı ayrıdır. Biz gülmek der geçeriz, alaysı gülme ayrı, sinsi gülüş ayrı, içten gelen gülüş ayrı, içten pazarlıklı gülüş ayrı anlatılır ingilizcede. Öğrenmeden küçümsenmemesi gereken bir dildir. Kolay yönleri vardır, zor yönleri de vardır. ama dil öğrenmesini sevenler için ingilizce engin bir denizdir.
evrensel dil olmasının ve işyerlerindeki eleman alımında -süper seviye-'de aranmasının yanısıra,şahsım için "hey niga","wazz dı prablım","wazzup" vs. şeklinde kullanılan lisan.bir insan hatta.
ülkemizde devlet okullarında öğretilmeye çalışılan ama bence pek başarılı olunamayan, bu yazın sıcağında okula gitmeme neden olan nefretten öte bişeyler hissettiğim dildir.
ingilizce ile tanışmam 6. sınıfta oldu. o zamanlar bi hevesim vardı. öğrenem, konuşam falan filan. ama hocamız hamilelik nedeni ile dersleri ekince bizim öğrenme işi suya düştü. o yılı geçtik.
7.sınıfta gelen hocamız öğretmen olmasına izin veren kişilere kadar sövmeme neden olan bi hocamız idi. hiçbirşey öğretmedi. öğrenemedik. geçtik.
8.sınıfta ise bize bornova anadolu lisesi'nden * hoca getirdiler. bal'lı hocamız gayet iyiydi. dersler çok güzeldi. ama bi sorun vardı. bizde temel yoktu. yani ingilizceyi "hav ar yu ne var yu" tadında biliyoduk. hoca geldi bize bal'lılara okuttuğu dersi okutmaya başladı. adamlar orada ingilizcenin aksanlarını öğreniyo, hocada bize onları soruyo. sağolsun yaptığı son sınavı iptal etti. çünkü sınıfta kolejden gelmiş iki arkadaş haricinde herkes kalmıştı. tekrar sınav yaptı. ben yine yapamıyom. sınavın ortasında kalktım yerimden, gittim kolejli çocuğun yanına göster len dedim. sağolsun gösterdi hoca da bişey demedi. geçtim.
lise 1'de ise ingilizce hocamız okulun folklor kolu başkanıydı. dediki folklor ekibine gireni geçirecem. abesleistigalle birlikte kafkas ekibine girdik. hiçbir çalışmaya gitmedik. ama parayı yatırdık. ve dersi geçtik.
sırf ingilizceye olan nefretim yüzünden * uluslararası ilişkiler bölümü yazmadım. kamu yönetimi yazdım kazandım. ama bana dediler ki hazırlık var. ben hazırlığı sorumlu geçtim. bölüme girince iki defa muafiyet sınavına girdim. geçemedim. hazırlığı son sene, okulda binbir gayret açtırdığım kurstan sonra geçtim. ve şu anda yaz okulu'nda iki adet ingilizce dersi alıyorum. allah'tan hocalarımız iyide bu sefer geçip mezun olabilecez.
ben bunları neden yazdım bilmiyorum. aslında bunlar kimseyi ilgilendirmeyebilir ama yazasım geldi. yazdım.
geçenlerde okuduğum bir habere göre obamanana* kelimesi ile 1 milyon kelime haznesine ulaşan dildir. içimden bir eyvah dedim ne yalan söyliyeyim. daha geçen gün 1000 kelime bilsem bu işi kotarırım diye kendime gaz verirken bu haber hiç de hoş olmadı bence. umudum tükendi, takadim azaldı. adeta gözlerimin feri söndü.
ingilizlerin kendisiyle "ingilizce öyle bir dildir ki, ondan her lisandan bir kelime bulunur." diye gururla bahsettikleri imparatorluk lisanı.
bir kişi ingilizceyi bozmak için ne yapmalı? tabi ki ingilizce'yi sadeleştirme fikrini ingiliz halkına benimsetmeli. tabi yerlerse.
yıllarca okullarda matematik gibi formüle edilerek anlatılmaya çalışılan, dil olduğu unutulan, konuşmadan çok gramerine önem verilen ders. son dönem bu anlayış değiştirilmeye çalışılıyor, yapmaya çalıştığın güzel ama yine olmadı mebciğim, o bedava verdiğin kitaplar gerçekten de 5 para etmez canım. hem o kitapları kullanıp hem de çağdaş bir anlayışla, task based dediğimiz metodla ders işlenmesi ne kadar zor farkında değilsin değil mi, değilsin tabi.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.